-->

Iraktaki Demografik Yapılara Genel Bir Bakış






Baas Rejiminin son lideri Saddam Hüseyin 2003 yılının Mart ayında ABD ve uluslararası koalisyon güçleri tarafından işgal edilmesi sonucunda devrildi. Geçici Hükümetin kurduğu mahkeme tarafından idam edildi. Sonrasında aşiretçilik anlayışıyla hareket eden sünni kesimlerin yönetimde saf dışı kalmasını sağlayan kürt liderler yönetimi ele geçirdi ve Türkmen Arap nüfuslarında öldürme sürgün  yöntemleriyle planlamalara gitti. Bu planlamalarda da en çok yanan iki Türkmen kenti Kerkük ve Musul oldu. 
           Irak’ta günümüze kadar sağlıklı herhangi bir nüfus sayımı yapılmadı ve ülkedeki seçim sonuçlarından ziyade, etnisite ve mezhep oranları dikkate alındı. Dolayısıyla bu durum, Irak’ta Şii çoğunluklu bir merkezi hükümetin kurulmasına sebep oldu. Geride kalan etnik kimliklerde dışlandı ötekileştirildi. 
            Amerika Birleşik Emperyalist Devletlerinin Irak ı işgal etmesi ve etnisiteye dayanılan bir siyasi sistem oluşturması sonucunda ülkede Şii-Sünni gerilimi tırmandı. Söz konusu sisteme göre, Şiilere başbakanlık, Kürtlere cumhurbaşkanlığı ve Sünni Araplara ise parlamento başkanlığı, adeta kota şeklinde paylaştırılmıştı. Bu nedenle Irak’ta ne kadar seçim yapılırsa yapılsın hangi siyasi yapı oyların çoğunluğunu alsa bile bu sistemi değiştirememektedir. Bu durum da etnik ve mezhepsel çekişmelere gebe olmakta ve ülkenin siyasi ekonomik kültürel hiç bir konuda gelişememesine sebep olmaktadır. Bu sistemin getirisi olarak ülkede yaşanan siyasi krizlerden terör olaylarından kaos ortamından tek başına çıkmasının bir yolu görülmemektedir. Bu sebeple her türlü sorunda ağabeyi olarak gördüğü ama bu belaları da başına açan Amerika dan yardım almaktan gocunmamaktadır. Amerika da ne zaman ağabeylik yapsa ülkedeki kaos ortamı bitmemekte aksine daha da körüklenmektedir. Irak ta gerçekleşen etnik ve mezhepsel gerilim Yeni Dünya Düzeni adı verilen bir düzlemde Irak ı üçe bölme projesinin aşaması olarak görülebilir.  2005 yılında yapılan referandumda kalıcı anayasaya yamalanan federalizm kavramı da Irak ın üniter devlet yapısının parçalanmasının bir adımı olarak görülebilir. bu dışlanmalara maruz kalan sünni araplar da özerk yapının kendileri için elzem olarak görmekte ve bu şekilde Yeni Dünya Düzenine alet olmaktadırlar. 


İSİD in Irakta ki Varlığı
          Şii ikidarın İran güdümüne girmesi İran alerjisi olan çevreleri oldukça rahatsız etti. Birden bire de İşid yada Deaş denen bir silahlı örgüt bu bölgede ortaya çıktı. Kendilerini İslamın silahlı gücü olarak gören ama her nedense Müslümandan başka hiç bir kesme dokunmayan bu örgüt kendisini Sünni olarak tanıttı.
          İşid terör örgütünün 2014 yılının Haziran ayında Musul'u işgal etmesiyle birlikte Irakta siyasi askeri ve coğrafi iç dengeler birdenbire değişti. 12 Haziran 2014 tarihinde, Şii ‎mercii Ali el-Sistani’nin seferberlik çağrısı üzerine, eli silah tutan Şiiler Haşdi Şabi milis gücüne katıldı. İran’ın askeri ve lojistik desteğiyle kurulan Haşdi Şabi milis gücü, Iraklı Şiilerin ‎ordusu niteliğinde. Şu noktaya dikkat çekmek gerekir ki Haşdi Şabi i DEAŞ ile mücadele ‎amacıyla kurulsa da, Lübnan Hizbullah’ına benzer bir yapıya sahip. Haşdi Şabi ‎ başlangıçta Şii bölgelerini ve Şiiler tarafından kutsal sayılan türbeleri korumak amacıyla kurulmuş olsa da, DEAŞ’ten kurtarılan ‎Sünni bölgelerinin demografik yapısını değiştirmeye yönelik girişimlere yönelmektedir. 
        Haritaya ve olaylara genel olarak bir bakalım. 
  • İşid Irak ın coğrafi anlamda etnik ve mezhepsel bölünmesini hızlandırmaktadır. İşgal edip geri çekildiği bölgeler başka bir mezhep enisite tarafından ele geçirilmekte ve o görüşe göre ele geçirilen bölge düzenlenmektedir.
  • Haşdi Şabi milis gücü Şiileri korumakta ve ele geçirdiği bölgelerde Şii varlıkları güçlendirmekte
  • Peşmerge güçleri tartışmalı bölgeleri İşidden arındırır arındırmaz Kuzey Irak Kürt Yönetimine bağlamak için çaba sarfetmekte
  • Sünni Arapların iki askeri gücü HaşdiAşairi ve Haşdi Vatani ‎ise Bağdat ve çevresini kendi görüşlerine göre dizayn etmeye çalışmaktadır. 


Kıssadan Hisse
             
Bir zamanlar bir zebra varmış. Zebra Afrika savanında ailesiyle mutlu yaşarmış. Günün birinde, zebra diğer zebralarla yeşil çayırların üzerinde oynarken beyaz bir küheylan zebraya yaklaşır sorar:
„Neden çirkin siyah çizgilerin var? Bunlardan neden kurtulmuyorsun bunlardan ve benim gibi beyaz bir küheylan olmuyorsun?“. 
Tam o sırada yaklaşan kara asil bir at ikisine de bakar ve derki:  
„Zebra kardeş, çirkin beyaz çizgilerini atarsan, benim gibi asil parlayan güzel bir ata dönüşürsün“.
Zebra iki teklifi sakin sakin dinledikten sonra derki:
„Siyah çizgilerimi neden sileyim? Ben beğeniyorum çok güzel onlar! Neden beyaz çizgilerimi atayım?  Ben çok seviyorum onları! Görmüyormusunuz, ben iki renkli bir zebrayım, sizler tek renkli atlarsınız: Sen beyaz bir küheylansın. Sen tek renkli kara bir atsın. Bende sizlerde olan her iki renkte var, ben siyah beyaz veya beyaz siyah bir zebrayım. Ne siyah, nede beyaz çizgilerimden vazgeçemem“.

İşte Bu Sebeple: Ne Renk olursak olalım İnsan olduğumuzu unutmayalım. 

© Copyright 2014 | Distributed By Free Blogger Templates | Designed By Way2themes