-->

Cemil Meriç - Avrupa'nın Tanrısı



Cemil Meriç
Avrupa, Makyavel'den beri kasideler okur siddete. Hristiyanıyla, maddecisiyle,
sosyalistiyle bir sara nöbeti içindedir. Ama siddet, tarihin hiçbir döneminde çagımızdaki kadar
yüçeltilmemistir. Sorel'in “Siddet Üzerine Düsünceler”iyle baslayan bir isteri nöbeti, Batı’nın
sözde irfanını bir cinayet kıskırtıcısı derekesine düsürdü. Camus dogru söylüyor: “Maverayla
göbek bagını koparmıs bir dünyanın insanı ya intihar eder ya isyan.” Öldürmek, maddeci
Batı’nın alın yazısı. Kendini ve daha da çok baskalarını öldürmek.
2nsan insandan igreniyor. Bir ana kucagı olan tabiat sonsuz bir mezbele. Sehirler, kan
deryası. Büyücü çıragı, topraktan fıskırttıgı ifrit tohumlarını tekrar yerin dibine sokmak için
var gücüyle tedbir arıyor. Ne yazık ki serrin kaynagına bir türlü inemedi. Biz de temelleri
çatırdıyan bu yalancı, bu katil medeniyetin suursuz bir taklitçisi olarak aynı ölüm karnavalına
katılmıs bulunuyoruz.
Batı’dan ayrıldıgımız tek taraf: Suursuzluk. Çılgınlıgımıza “bilimsel” bir yafta
yapıstırdık: Anarsizm. Oysa bu kör dogusunun hiçbir izm'le uzak yakın münasebeti yoktur.
Maâserî bir kuduz, bir kendi kendini tahrip cinneti. Avrupa kendi yarattıgı ifritleri tepelemek
için elinden geleni yapıyor. Evliya-ı umur (is basındakiler) Batının bu gayretlerinden
topyekûn habersiz.
Tekerlemelerle avunmaga çalısıyoruz. Oysa bu büyük yangını sairane lakırdılarla
söndürmege yeltenmek fikrî sefaletimizin hazin bir hücceti, hazin ve lüzumsuz. Önümde bir
kitap duruyor: 1975’de Londra'da basılmıs. Adı: Sehir Terörizmi. Yazan: Anthony Burton.
Aydın denen devekusları, niçin bu ikaz edici nesriyata egilmezler?
© Copyright 2014 | Distributed By Free Blogger Templates | Designed By Way2themes